14 Mayıs 2016 Cumartesi

CANSUNUN SEÇTİKLERİ 5/BİLMEMKAÇ

Bilmem kaçıncı günün bilmem kaçıncı ayında bilmem kaçıncı yılındayım; ömrümün bilmem kaçıncı sevmediğim ilkbaharı bitmeden sokakta kenara atılmış bir kağıt parçasını alıp yazmaya başlamadan önce. hiç sevmediğim yazar müsveddesinin çok sevdiğim bir sözü vardır şimdi size kendi cümlelerimle tarif edebilirim ya da iki saat daha burda bekleyebilirim. saat gündoğumu. beklemeyi sevmem. hep bir aceleye sürükler beni sokaklar. sokakta yürünmez sanki koşulur. soluk soluğa dört nala. tıpkı hayat gibi. çıkmaz bir sokağın önünde küfredene kadar bir maceradır her ikisi de. sokakta değilim. gözlerim yorgun. şuraya kıvrılıp yatsam saniyeler yıllar gibi geçer mi? Bilmem kaçıncı düşümün ortasında birden uyansam bir çuval inciri berbat ederim. kalsın. kalanlar yeter. ne diyordum? dört bir yanınızı gitmek hevesi sarmış ama siz de burdasınız ve sırlarınızı biliyorum. önümde birbirine sarılan çift. kumral kız özledim diyor. yalan. adamın hisleri tartışmaya kapalı. garson kız bana sürekli gülümsüyor. antidepresandan önce bir çay daha? gülümsemesi bu. sizi sevdim ama sevmemiş de olabilirim çılgınlığı. paspasını elinden alıyorum bir diğerinin. bırak ben temizlerim. gazete okur gibi yapıp okuyamayan yaşlılar bekler gibi yapıp bekleyemeyenler anonslar arasında kaybolup giden bir hiç. bunun da anonsunu yapıyor bordo rujlu bir kadın. kafamın içinde uçuşuyor boynundaki fular. dalıyorum. ihtişamlı bir köprünün altında coşkun seller gibi akıp giden suyun üstünde yavaşça yürümek istiyorum. yerlere atılan kağıt parçaları ayaklarıma yapışıyor. burdakiler pis değil ve sigara kokmuyor. ıslak biraz. olsun o kadar. buralarda birileri benden önce dolaşmış. sarılsam beni hissederler. sarılmıyorum. sarılsam gitmem kalırım. kalanlar yetmez onlara. üşüyünce üstüme deri ceketini bırakan bir duraktayım. duraklar gitmek içinse neden durulur ki. bir ip olmak istiyorum bir köprü bir ışık bir koku. her şey anlamını yitirirken pek çok şey olmak ister insan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder